28 Haziran 2012 Perşembe

TEKERLEME ŞEKERLEME :))

Mutfakta neler oluyor ?
Fasulye bakla bakla bakla yanında kızartma
Kızarmıyor bana bakıyor
Hayırdır inşallah hey !
Çatlak patlak yusyuvarlak
Kremalı börek sütlü çörek çek dostum çek
Elini elimin üstünden çek
Çekçek amca burnu kanca al sana benden bir tabanca
Bircik ikicik üççük dörtçük beşçik altıcık yedicik sekizcik dokuzcuk oncuk
Mavi boncuk !
-------------------------------O------------------------------
Koşu komşu huuuu !
Oğlun geldi mi ?
Geldi
Ne getirdi ?
İncik boncuk
Kime kime ?
Sana bana
Başka kime ?
Kara kediye
Kara kedi nerde ?
Ağaca çıktı
Ağaç nerde ?
Balta kesti
Balta nerde ?
Suya düştü
Su nerde ?
İnek içti
İnek nerde ?
Dağa kaçtı
Dağ nerde ?
Yandı bitti kül oldu...
-------------------------------O----------------------------------
Portakalı soydum
Başucuma koydum
Ben bir yalan uydurdum
Duma duma dum
Kırmızı mum
-----------------------------O--------------------------------
İzmir'in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar 
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar

Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa

İzmir'in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları bağrıma bastım
Kader böyle imiş ey garip ana
Canım feda olsun güzel vatana

Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
----------------------------------------------------O-----------------------------------------------------
 Yukarıda yazdığım tekerlemeleri ve İzmir marşını 27 aylık İlay prenses sıra atlamadan, şaşırmadan ezbere okuyor, söylüyor diyeceğim sizlerde KOCAMAAAAAN bir MAAAAŞALLAH ! diyeceksiniz :)) Şaka bi yana insan beyni eşsiz bir hazine, çocukken bu kadar hızlı ve kolay öğrenirken ne yapıyoruz ne ediyoruz da beyinleri köreltiyoruz diye düşünmeden edemiyorum. Bunlar bizim oyun şeklinde oynadığımız oynarken İlay'ın öğrendiği tekerlemeler, İzmir marşını da ben dinletmiştim çok sevdi zamanla dinlerken ezberledi... Ezber esasında kötü bir beyin kullanma yöntemi en alt düzey öğrenme şekli, İlay henüz çok küçük olduğundan bu kadarcık ezberin bir sakıncası yok ama ilerleyen yıllarda nesneler, durumlar arası ilişki kurma, yorum, analiz ve sentez yapabilme, yeni durumlara uyarlayabilme yetenekleri daha önemli olacak... Şimdilerde ufaktan bu yetenekleri geliştirebilmek amacıyla ne yapıyorsunuz ? derseniz, şimdilik lego, puzzle, mıktanıslı kitaplar (Net yayıncılıktan almıştım şiddetle tavsiye ederim, çocuk beyni kalıplaşmış yapıların dışına çıkmayı farklı bir yerden bakmayı çok iyi beceriyor İlay'ın kitaba mıknatısları yerleştiriken beni şaşırttığı anlar çok oldu), bazen harita (evet yanlış okumadınız bi türkiye haritası ya da bizde ki gibi böyle ülkelerin üzerinde oralara ait görsellerin -mesela Rusya'da matruşka bebekler- resimlerinin bulunduğu bir resimli dünya haritası, haritayı nasıl kullanacağınız hayal gücünüze kalmış) gibi objelerle onları kullanış şekillerimizle algısını, düşünme yeteneğini geliştirmeye çalışıyoruz.
Malum şu sıralar tatil anne-kız evde vakit geçiriyoruz ve bu yazdıklarım bizim keyif almamızı sağlıyor... Hepinize keyifli tatiller !

22 Mart 2012 Perşembe

ANNİŞ :))

Kızım bu aralar "anniş" diye sesleniyor bana :))
Baba: (elindeki kataloğu göstererek) Hangisinden alalım kızım ?
İlay: Munu Munu icekli (bunu bunu çilekli)
Baba: Tamam anneye söyleyelim alsın bize
İlay: Anniiiş anniş... :)))


Baba: İlay senin annenin adı ne ?
İlay: Aaaçun (aysun :))
Baba: Peki babanın adı ne ?
İlay: İiitan (ilhan :))


Bir de arada bir annecimmm babacımmm deyişi var ki oooof of....

14 Mart 2012 Çarşamba

14/03/2010 Pazar Saat 13:27

Evimin neşesi, güzel kızım iki yıl  önce bugün doğdu... Hayatım, hayatımız baştan yazıldı, o, sanki hep vardı ve ben hep anneydim... İki yıl dolu dolu geçti, çok çabuk geçti, sizler nasılsınız bilmiyorum ama ben kızımın her anını her saniyesini, salisesini dolu dolu yaşayanlardanım, çünkü ilk günden beri hep farkında olduğum bir şey var; zaman geçiyor ve bugünler geri gelmeyecek... Allah herkesin evladını bağışlasın, hiçbir bebeği anne-babasız bırakmasın ve hiçbir anne babaya evlat acısı yaşatmasın... İyi ki doğdu hayatımın güneşi, neşesi, herşeyi, güzel prensesim... Daha nice sağlıklı ve huzurlu yıllara inşallah...

20 Şubat 2012 Pazartesi

Hastalık vs...

10 gün önce babamızın hastalanması ile başlayan sevimsiz serüvenimiz devam ediyor... İlhan'ın ardından geçen hafta İlay hastalandı ve henüz iyileşemedi ve ardından da ben... şu an çeşme gibi akan bir burnum kuyunun dibinden konuşuyor misali bir sesim var. Ailecek antibiyotik manyağı olduk bu sürede, İlay'ı şurup kesmedi arada 3 tek iğne attırdı kuzum :(( Neyse ki bugünkü doktor kontrolü iyi geçti fıstığın, perşembe yine ziyaret edeceğiz Mahi hanımı... Şu bir hafta da zaten mütemeadiyen bana yapışık olan kuzu daha da yapıştı "Şehir koalası ve annesi" pozisyonundayız günlerdir. Hem çok keyifli hem de zaman zaman bunaltıcı bir süreç... Kitaplarda koala gördüğümüzde "koala nasıl sarılıyor annecim?" sorusunun uygulamalı cevabını görmek ise çok eğlenceli :)) İnşallah bir an önce iyileşiriz, herkese sağlıklı günler dileriz kuzucumla, sağlıkla kalın.
Hamiş: Foto netten alıntıdır.

4 Şubat 2012 Cumartesi

Dünyanın en mutlu annesi...

...bendim bugün (çok şükür). Geçen yıldı sanırım tv'de izlemiştim Pınar Altuğ 2 yaşındaki kızıyla alışveriş merkezinde geziyordu, bıcır bıcır elinden tutmuş annesinin dolaşıyorlardı, benim prensesim küçük bir bebekti o zamanlar ve görünce "allahım bende böyle günler göreyim prensesimle" diye içimden geçirmiştim. Çok şükür o günlere kavuştuk güzel meleğimle :) bugün harika bir hava vardı İstanbul'da ama aksi gibi babamız nöbetçiydi, aldım prensesi çıktık dışarı, feribotla Sarıyer'e geçtik, deniz havası aldık, martıları besledik nasıl mutluyduk anlatamam... İlay için müthiş bir deneyim oldu, geçen yaz feribota binmişti ama daha küçüktü tabii, Eylül'den beri de Siirt'teydik zaten (Siirt günleri ayrı bir yazı konusu aslında). Sarıyer'de iskelenin hemen dibinde bir çocuk parkı var orada takıldık biraz, sonrada kızımla güzel, keyifli bir yemek yedik, yemek sonrası bebek arabasında uyudu minnoş, deniz havası çok iyi geldi, bende sahil boyunca uzuuuuun bir yürüyüş yaptım, enerji ve huzur depoladım. Sonra yine deniz yoluyla döndük yuvamıza... Benim güzel prensesim ve artık en iyi arkadaşım bugün çok keyifli bir gün yaşattı bana :)) "İlaycım eğlendin mi, hoşuna gitti mi annecim" sorusuna verdiği "hı hıı" cevabı ise dünyalara bedel :)) Allahtan en büyük dileğimdi bir kızımın olması, çok şükür duam kabul oldu, şimdiyse en büyük dileğim onu sağlıkla büyütebilmek ve hep yanında olmak, allah dileyen herkese İlay gibi bir prenses versin.
Hamiş: Fotoğraf netten alınmıştır.

10 Ocak 2012 Salı

TELEVİZYON HAKKINDA BİLİNEN VE FAKAT ZAMAN ZAMAN GÖZARDI EDİLEN GERÇEKLER

"benimegem" isimli bir blog keşfettim geçenlerde blog sahibi Aylin Sılığ bir psikolojik danışman aynı zamanda da hemşehrim, o da bir Eskişehirli :) bugün yayınladığı yazıda Uzman Psikolog Sinem Olcay'ın küçük çocukları televizyonun nasıl etkilediği ve hepimizin evinde bulunan bu aletin-aletlerin aslında küçük beyinler için ne kadar tehlikeli olduğu konusundaki uyarılarına yer vermiş. Biz İlay'a 1 yaşına kadar HİÇ televizyon izletmedik, ben bu konuda ziyadesi ile takıntılı idim gözü bile takılsın istemedim zira pediatrist nörolog Sabiha Paktuna Keskin'de bu konuda Sinem Olcay ile aynı fikirde ve benim ondan öğrendiklerim doğrultusunda İlay'ın olduğu ortamda tv açılmadı ve dedesi sağolsun bu konuda azami dikkat gösterdi. Öyle ki bu tavrımla arkadaşlar arasında zaman zaman alay konusu bile oldum. Olsun, kızımın sağlığı herşeyin üstündeydi... Ancak, İlay artık tv ile tanışmış bir küçük birey ve hayatımızda bir Pepee gerçeği var. Daha bugün babasıyla konuşurken bu aralar tv'ye fazla takılıyor, sanırım ihmalkar davranıyorum dedim ve ardından önümüz sömestr, tatil boyunca 7/24 beraberiz açmam tv'yi ve unuttururuz diye ekledim. Ancak bugün okuduklarımdan sonra bir kez daha anladım ki bu işin şakası yok ve benim sömestrı beklemem çok yersiz, zaten dedemizde konuyla ilgili yazıyı okuyunca eski hassasiyetine aynen ve hızla geri dönecektir (bu arada bilmeyenler için ben okuldayken İlay'a babam bakıyor :) Sözkonusu yazıya ulaşmak için; http://benimegem.blogspot.com/

8 Ocak 2012 Pazar

HOŞGELDİNİZ :))

İlay prenses ve annesinin bloguna hoşgeldiniz :)) İlay prensesin maceralarını eski usul günlüğe yazan annesi modaya uyup bunu sanal ortamda da gerçekleştirmeye karar vermiş, böylece 8 ocak 2012 Pazar günü "Prenses İlay" blogu dünyaya gelmiş. Yaşamımda başıma gelen en güzel şey, varlığı ve sağlığı için Allaha hergün binlerce kez şükrettiğim güzel meleğim, onu iyi yetiştirmek, iyi beslemek için öğrendiklerim çabaladıklarım bu blogda okuyacağınız şeyler arasında, bunların yanısıra kendime ve öğrendiklerime dair paylaşımlar da yer alacak. Hadi bakalım, hayırlısı :)